Birleşmiş Milletler tarafından 2019 yılında yayımlanmış olan Dünya Nüfusu Tahminleri 2019 (World Population Prospects 2019) başlıklı raporda, dünya nüfusu ile ilgili bazı bilgiler ve tahminler yer almaktadır.
Dünya nüfusunda yaşanmakta ve yaşanacak olan değişikliklerin dört temel eğilim (nüfus artışı, nüfusun yaşlanması, göç ve şehirleşme) etrafında şekillenmekte olduğu ve şekilleneceği belirtilen söz konusu raporda, aşağıdaki bilgilere yer verilmiştir:
- Yavaşlayan bir hızda da olsa dünya nüfusu artmaya devam etmektedir ve edecektir. Bu hızda devam ettiğinde dünya nüfusunun 2030 yılında 8,5 milyar, 2050 yılında 9,7 milyar, 2100 yılında ise 10,9 milyar olacağı tahmin edilmektedir.
- Sahraaltı Afrika, 2019-2050 yılları arasında yaşanacak olan nüfus artışına 1 milyardan fazla insan ile %50’den fazla katkı sağlayacaktır. Söz konusu bölgede nüfusun, içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna kadar artması beklenmektedir.
- Ekonomik olarak en az gelişmiş 47 devlet, dünyanın en hızlı büyümekte olan nüfuslarına sahiptirler. Söz konusu devletlerin ülkelerinde nüfusun, 2019 yılından 2050 yılına kadar geçen sürede ikiye katlanması beklenmektedir. Bu durum, söz konusu ülkelerde kaynakların yeterliği konusunda sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
- İnsanlık tarihinde ilk defa 2018 yılında tüm dünyadaki 65 yaş ve üzeri yetişkin sayısı, 5 yaş ve altı çocuk ve bebek sayısını geçmiştir. Tahminlere göre 2050 yılına gelindiğinde 65 yaş ve üzeri yetişkin sayısı, 5 yaş ve altı çocuk ve bebek sayısının yaklaşık iki katı olacaktır. Ayrıca 2050 yılına gelindiğinde, tüm dünyada 65 yaş ve üzeri yetişkin sayısının, 15-24 yaş arası ergen ve genç nüfusunu geçeceği tahmin edilmektedir.
- Tüm dünyada ortalama yaşam süresi 2019 yılında 72.6 yaşa yükselmiştir. 1990’dan bu yana söz konusu yaş ortalaması 8 yaş artmıştır. 2050 yılına gelindiğinde ortalama yaşam süresinin 77.1 yaşa çıkacağı tahmin edilmektedir.
Nüfus artışı, nüfusun yaşlanması ve şehirleşme eğilimleri, küresel ısınma nedeniyle yükselecek olan su seviyelerinden dolayı kaybedilecek olan tarım alanları ve insanların nesilden nesile boylarının uzaması ve kilolarının artması, ilerleyen dönemlerde gıda arzının ciddi bir sorun olarak ortaya çıkacağının sinyallerini vermektedir. Bu konuyla ilgili olarak geçtiğimiz günlerde Independent’ta yayımlanmış olan bir yazıda, 2100 yılına gelindiğinde insanlığın, günümüze oranla %80 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyacağı belirtilmiştir.
Yaşanabilecek bir gıda arzı sorunundan en çok zarar görecek olan kesimin ise düşük gelirli kesim olacağı tahmin edilmektedir. Çünkü böyle bir durumda gıda fiyatlarında artış yaşanacağından dolayı düşük gelirli kesim, düşük ücretli (yani “yüksek kalorili ama besin değeri düşük olan“) gıdalara yönelmek zorunda kalacaktır. Böyle bir durumda da düşük gelirli kesimin, obezite başta olmak üzere, pek çok sağlık sorunu yaşayacağı tahmin edilmektedir.