Her ikisi de Marsilya’nın batısında bulunan ve tarihsel olarak birer liman kenti olan birbirine komşu yerleşim yerleri Fos-sur-Mer ve Port-Saint-Louis-du-Rhône, 1970’li yıllara kadar deniz kıyısında ve Marsilya’ya yakın olmalarının avantajlarını kullanarak bu durumdan ekonomik anlamda faydalanmışlardır. Ancak 1970’li yılların başında Fos Körfezi etrafına ve Berre Göleti’nin (Étang de Berre) batı yakasına fabrikaların açılmaya başlamasıyla (her ne kadar bu bölge Avrupa’nın başlıca endüstriyel bölgelerinden biri hâline gelmeye başlasa da[1]) söz konusu bölge, oranın yerel halkı için artık yaşanmaz hâle gelmeye başlamıştır. Bunun temel nedeni bölgenin havasının, suyunun ve toprağının endüstriyel atıklardan dolayı gittikçe kirlenmeye başlamasıdır. Sanki fabrikaların neden olduğu bu kirlilik yetmiyormuş gibi bir de bu fabrikalara ek olarak 2000’lerde Fos-sur-Mer toprakları üzerinde Marsilya’nın 18 bölgesinin çöpünü yakarak imha eden bir çöp imha tesisi de kurulmuştur.


Günümüzde içerisinde genellikle ağır sanayi fabrikalarını bulunduran söz konusu endüstriyel bölgede 1970’li yıllarda fabrikaların kurulmaya başlamasıyla bölgenin halkında gittikçe daha fazla sağlık sorunları baş göstermiştir. Bölgede çeşitli sağlık sorunları nedeniyle hastaneye giden insan sayısı 1970’li yıllardan itibaren gittikçe artmıştır. Bugün Fos-sur-Mer ve Port-Saint-Louis-du-Rhône içerisinde yaşayan insanlarda (Fransa geneline kıyasla) bariz bir biçimde yüksek oranda kalp ve damar hastalıklarına, akciğer zarı, akciğer ve mesane kanserlerine, lösemiye ve daha pek çok ölümcül hastalığa rastlandığı belirtilmektedir.
Bugün söz konusu bölgede yaşayan insanlarda, bölgedeki fabrikaların ve çöp imha tesisinin neden olduğu hava, su ve toprak kirliliğinden dolayı sık sık astım, diyabet ve kanser vakalarına rastlanmaktadır. Söz konusu hastalıklara yakalanan kişi sayısının bu bölgede, Fransa ortalamasının çok üstünde olduğu belirtilmektedir. Bağımsız bir ajans olan Gıda, Çevre ve İş Sağlığı Güvenliği Ulusal Ajansı (Agence nationale de sécurité sanitaire de l’alimentation, de l’environnement et du travail (ANSES)) tarafından bu bölgede yaşayan insanlar üzerinde yapılan bir araştırmada, bölge halkı ile ilgili şu korkutucu sonuçlar ortaya çıkmıştır:
- Fransa genelinde %6 olan kanser oranı söz konusu bölgede %10,5’tir.
- Fransa genelinde %5,4 olan kadınlarda kanser oranı söz konusu bölgede %14,5’tir.
- Fransa genelinde %10 olan astım oranı söz konusu bölgede %15,8’dir.
- Fransa genelinde %6 olan diyabet oranı söz konusu bölgede %11,6’dır.
- Fransa genelinde %36,6 olan kronik bir hastalığa sahip olma oranı söz konusu bölgede %63’tür.
- Söz konusu bölgede kronik bir solunum rahatsızlığı yaşayan kişi oranı %40’ın üzerindedir.
- Söz konusu bölgede yaklaşık dört çocuktan birisi (%23) kronik solunum rahatsızlığı yaşamaktadır.
Görüldüğü gibi söz konusu bölgede yaşayan insanlar, Fransa geneline oranla neredeyse iki kat faha fazla kansere, astıma ve diyabete yakalanmaktadırlar. Fos-sur-Mer’in Belediye Başkanı René Raimondi’ye göre bölgenin bu kirlilik sorunu Fransız hükümeti tarafından uzun bir süredir bilinmektedir. Ancak bu konuda Fransız hükümeti hiçbir şey yapmamaktadır. Öyle ki bölgedeki kirliliğin bölge halkı üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğunu Fransız hükümeti henüz yeni, Mart 2018’de, tanımıştır.
Bu kirlilik sorununun çözülememesinin temelde iki nedeni olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi yerel halkın söz konusu fabrikalara ekonomik açıdan bağımlı olmasıdır. Çünkü her ailenin ya bir üyesi ya da bir yakını bölgedeki fabrikalardan birinde çalışmaktadır. Bu nedenle de söz konusu bölgede fabrikalara karşı büyük protestolar düzenlenememektedir. Yine de yerel halk, birkaç dernek ve bir sendikayla birlikte, 2017 yılında, bölgede kirliliğin kaynağı olan fabrikalara dava açmıştır.
İkinci bir neden fabrikaların tek tek incelendiğinde hukuki olarak hepsinin çevre ile ilgili olan düzenlemelere uymasıdır. Sorun, tüm fabrikalardan çıkan kirli gazların birleşerek oluşturduğu “kokteyl etkisinin” halk üzerindeki ölümcül tesiridir. Ancak bu konuda hukuki olarak bir şey yapılamamaktadır.
Son yıllarda bölgedeki fabrikaların bu hava kirliliğini olabildiğince azaltmak için çalışmalar yaptıkları belirtilmektedir. Buna rağmen söz konusu bölgedeki kirliliğin önüne geçilmesi zor olacakmış gibi görünmektedir. Yerel halk ise memleketini bırakıp gitmek istemediğinden dolayı söz konusu bölgede yaşamaya devam etmekte kararlı gibidir. Sonuç olarak, ilerleyen dönemlerde bölgede ne türden gelişmeler yaşanacağını bize zaman gösterecektir.
[1] Günümüzde bu bölge Avrupa’nın en endüstriyel bölgelerinden biridir ve söz konusu bölgede toplamda 40.000 kişinin çalıştığı 200 fabrika bulunmaktadır.